11 Haziran 2010 Cuma

365 PROJESİNE SALYANBAKIŞ




Ece Temelkuran’ın ‘’Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita ‘’ adlı kitabının önsözü :



Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulamazsın aslında.

Bir soru’n olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru’nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında.

Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir…

Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar, yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz bir hikayedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir….





365 gün projesi doğup büyürken ordaydım. Tam dibinden  perspektif kuralları gereği belki genel algıdan farklı şeyler gördüm. Herhangi bir şeyin tam ortaya yerleştirilmiş, tüm görüntüsünün kadraj içine sığmış hali gerçekliğinin sadece bir bölümünü yansıtır ya, benim dürduğum yerden neler neler görünmüş anlatayım istedim:)





Hepimizin döngüleri vardır. Kimi için biyolojk ritmin bir parçası, kimi için sezgilerinin belirlediği, kimi için alışkanlıklarının.. Bazımız aylık, bazımız günlük, haftalık ya da yıllık yaşar. Kaptan Nako Naka için tanıdığımdan beri yıllık döngüler çok önemlidir. Benzer zamanlara denk düşen yaşantıları vardır. 365 gün projesi bu yüzden ilk duyduğumda olanaksız gelmemişti. Daha önceden de bir yıllık olağanüstü performansıyla beni şaşırtmıştı. Yıllarca sabah uykularını düzenli uyuyan ve gece insanı ahalisinden olan Nako Naka, bir yıl boyunca sabahın 6 sında uyanmış yollara düşmüş yılmadan, kışın kör karanlığında, yağmurda ve soğukta Karataş’tan Bornova ‘ya gelmiştir.

• 365 gün sürecek bir projeyi gözünüze kestirdiyseniz, bunun ne projesi olursa olsun sizin döngülerinizle örtüşüyor olması avantajdır!





Yakınlarda bir projeye başlanacağını tam manasıyla hissedemeyip, projenin ilk fotoğrafları görmeye başlayınca’’evet evet bir proje başlıyor galiba’’ cümlesini içimde duydum . Bizim kaptan projeye başlar başlamaz korsanların saldırısına uğramıştı. Zindana düşüp oradan bile fotoğraf yollayınca haaa dedim kendi kendime ..Bir proje var ve yürüyecek . Gerçekten de kaptan Nako Naka o günden sonra her şeye rağmen her gün açılıp limana elinde balıklarla gelmeyi aksatmadı.

• En büyük engelimiz daha çok iç dünyamızda patlayan rüzgarlar ve fırtınalardır.


Sabahları evden çıkan kaptanın geceyi nasıl kapadığı önemliydi. Her sabahın yeni bir sabah olduğu, tazelenerek uyanılacağına güvenmek gerekir. Kaptanın ara ara uykusuz gecelerde seyretmekten hoşlanması nedeniyle , uyumadan sabaha açıldığı da çok olmuştur. Eğer kaptan o gün iri ve güzel bir balığa denk geldi ve yakaladıysa yüreğimize serin suların ferahlığı yayılıyor ; pek birşey yok dediği zamansa bulutlanan göğümüz ertesi sabahın umuduyla yine de nefes alabiliyordu.

• Sorunlarını kendi çözmeye alışan insanoğlunun içinde neler döndüğü açıkça görülemediğinden, sabahın gücüne güvenmek gerekir.



Projenin başı, ortası, sonu , klasik olarak önemli dönüm noktaları. Başlarda bırakma ihitmali biraz daha kuvvetlidir, bu dönem azim dirayet ve tutku ile aşılabiliyor. Bir  de mevsimlerin getireceği yenilikleri beklemek, tekrardan bıkan bünyeyi biraz olsun rahatlatıyordu. Ortalarda ise bir rahatlama, biraz daha inanma ile ivmelenme başladı..  Bizim kaptan ortayı baya geçtikten sonra tüm hazinesini sakladığı sandığının kilidinde çıkan arıza nedeniyle büyük bir sarsıntı geçirmişti. Nerdeyse tüm emeğinin sandığının içinde kaybolması korkunçtu.. Hem de bitmeye yaklaşmışken ve projeyi nasıl kullanabileceği üzerinde kafa yorarken.

• Buradan öğrendiğimiz önemli belgelerimizi kopyalamalıyız ..



İşte tam hazineyi kaybetmişken, sokak fotoğrafına tutkusu, ışığın esiriyken onu yönetmeye başlaması ve devamlı batıya giderek ‘’ kuş pazarı’’ adlı kıtayı keşfetmesiyle kısa sürede toparlandı.

• Kişiliğin en faydalı birimlerden biri olan yenilgiden güç almak, daha tutkuyla, daha asılarak işe koyulma birimi , yönetimi ele alıp , herdafasında bir kere daha gemiyi doğrultmayı sağlayacaktır.



Projenin sonlarına doğru emektar 5D nin aynası düşmüş, neredeyse her gün Japon yapıştırıcısıyla tutturulup yeniden yola çıkılmıştır. Yetmezmiş gibi kargaşalı bir günde şarj cihazı da kayboldu. Pek çok gün kaptan kartların içindekileri farklı bilgisayarlara aktarmak için türlü taklalar attı. ( windows un yeni yazılım çıkarması da bu 365 günün içinde gerçekleşmişti.) Kart boşalamayınca, dolmuyordu da .. Öyle tırmalayarak ilerlendi ki ,sanki dağın zirvesine bir iki kulaç kala olmadık eğimler çıkıyordu meydana ..

• Teknoloji her zaman yardımcı olmaz!



Ve son olarak mutlaka eklemek gerek inandığı, değer verdiği, fotoğrafla ilgili olan ya da olmayan dostların ilgisi , moral destekleri ve geri sayımı, Kaptana büyük güç verdi ..
Bence tümü son fotoğraf eklenene kadar bekledi ve birer birer damlayan 365 fotoğrafdan ayrı bir organizma doğdu artık . Ve 365.gün bittiğinde bir doğum günü kutlandı :)


Eveeet! Bir masal da burada bitmiş gökten üç elma düşmüştür. Elmalardan biri , düştüğü başa yer çekimini buldurur. Biri düştüğü başta durakalır , ok ve yayıyla biri ona nişan almıştır. Biri de çoktan bir diş ısırılıp laptopun kapağında parlamaya başlamıştır ..