2 Kasım 2009 Pazartesi

Dost acı söylüyordu ..

                                     Bazen konuşmak ve yazmak bir yana, üzerine düşünmek öyle zor ki ..

Kandırma , yanılma , kendinden gizlenme nerede başlayıp nerede bitiyor.. Bulutların haritasını yapmak kadar zor tek başına ..

Bunu nasıl farkedebiliriz, nasıl ?Kendimizi alıp karşımıza oturtup çapraz sorguya almakla mı ? Ya da bir bira içmeye davet edip  çaktırmadan konuya çekmekle mi ? Bir dostun fikrine, sevdiğimizin aklına sorarak mı?  Niyet ve sonuç arasında nerelerde saklanırız kendimizden ?
İçinden geldiği gibi yaşamak mümkün değil, biliniyor artık .. İçerdeki demokrasi de aynı dışardaki gibi..Tüm bunları aşmanın tek bir yolu var gibi duruyor .. Kendini ifade etme yolunu bulma yolunu bulma yolu ..  Terörist örgüte girenler oluyor bu yolda .. Parti kuranlar .. Sivil toplum örgütüne katılanlar .. Bireysel çabalar.. Çabalamayı kesip sinenler .. Veee yaşayıp gidenler .. En güzeli de krallar ve kraliçeler! Kendinden eminler..

Biz kimiz yahu ? Kim bu ben dediğim insan ? Ne yapmaya çalışıyor?

2 yorum:

  1. Kendi kendini bira içmeye davet etmek iyi fikir. Ama neden çaktırmadan ki. Çaktırarak olsa daha iyi değil mi ? İnsanın kendisini tanımasının en iyi yolu zayıflıklarını farketmesi. Zira bu zayıflıkları örtmek için, kendimize bile belli etmemek için öyle karmaşık savunma mekanizmaları örüyoruz ki,bu ağlar arasında kendimizi bile bulamaz oluyoruz.

    YanıtlaSil
  2. İnsan önce ve en güzel kendini kandırıyor ..Malum kendimizden kaçma konusunda maharetliyiz .. Bir bira içmeye davet edip havadan sudan bahsedip ürkütmeden konuya girmek daha etkili olabilir bence :)
    Diyelim kendimize dedik ki : Akşam senle buluşalım önemli bir konu var seninle ilgili .. Biraz içelim konuşmak daha kolaylaşır .. BIrrrr. Bir sürü savunma mekanizmasını çantaya doldurup , birazını da içimize kurşun geçirmesin diye giyip gideriz birahaneye .. Al sana zırhını giymiş kendimiz ..
    Belki de derdimiz kendimizi tanımaktan korkmaktır ..

    Kendimizden şüphelenip acaba dostumuz doğu mu söylüyor diye takip ettiğimiz olur .. Onu beş altı adım geriden izleriz .. Köşeyi dönmeden sırtımızı duvara verip başımız hafifçe uzatırız .. sonra takibe devam .. Bazen dostumuzun tespiti yanlış çıkar . Elimizde fotoğraflar , alınmış birkaç notla dedektiflik bürosunun buzlu camının arkasındaki koltuğa bırakır, bacaklarımızı masaya uzatıp elimizdeki dosyayı şöyle masaya atar geriye doğru yaylanıp sıgaramızı tüttürürüz .. Ta ki orta yaşlı emektar sekreterimiz yeni bir görevle başımızda dikilene kadar ..

    YanıtlaSil