3 Ocak 2011 Pazartesi
23 Aralık 2010 Perşembe
22 Aralık 2010 Çarşamba
21 Aralık 2010 Salı
17 Aralık 2010 Cuma
16 Aralık 2010 Perşembe
yumurta ! a)şemsiye b)biber c) sopa d)tekme
Üniversitesinin bahçesinde oturup pankartıyla sessizce eylem yapan genci döv .. E çocuk kendini döven zihniyete yumurta atsın..Sen bunun üzerine biber gazı sık bi iyice daha döv karnına karnına vur varsa içerde yumurta dökülsün kırılsın, doğmamış çocuğu yok et .. Sonra ceketin yumurta lekesi oldu diye dava aç , çocuklar açamasın dava , yolları kapat.. Yılda birkaç ay oruç, daha çok hac , günde 10 vakit namazla günah defteri belki dengelenir beyler !
25 Kasım 2010 Perşembe
Görme Biçimleri
İşyerinde personelimiz bir yandan kola şişesini keseken bir yandan son zamanlarda çokça rastladığım kapak biriktirp^^ bir engelliye tekerlekli sandalye alma ^^kampanyasını anlatıyordu. sonra kapaklar birer birer kesik şişeye atılmaya başladı ..
Farklı açılardan bakınca bir kaç nokta farkettim ..
Hala toplumda bir vicdan var , duyarsızlık her dokuya daha sızmamış .. Gayret etmek, yolda gördüğün her mavi kapağı üşenmeden alıp getirmek sevindirici , insanın yüreğini kabartıyor ..
Bir yandan insanoğlunun şu düğmelerle ilişkisi çağrıştı zihnimde.. Görmediğin tanımadığı birinin öleceğini bilse de önündeki düğmeye biraz baskı gördüğünde basıverebiliyormuş insanlar .. Meşhur bir deneymiş... Bizden uzakta insanların kaderine duyarsız kalabiliyoruz yaptığımızın zarara dönüşeceğini bile bile eylemimize devam edebiliyoruz ..Bu bizden uzakta insanlar kolayca yardım etme olanağı sunulduğunda da aynı yoğunlukta mı çalışıyor acaba. . Bizden uzaktaki insanlar derken bir de mesafe değilde zaman boyutunun uzaklaştırdıklarını düşünürsek.. Bizden bin yıl sonra yaşayacak insanlar için duyarlığımız, binlerce kilometre mesafeyle aynı sanki..
En yakınımızdakileri desteklemek bazan çok zahmetli de uzaktakine yetişmek daha çekici ..
İyilik etmenin zararları üzerine hep söylenen atasözleri kurcalıyor zihnimi .. Okulda iyiliğe kodlanmışız ya iyilik nasıl yapılır öğretilmiyor . Ana babadan etraftan gördüğünle bir tarzın oluyor . İyiliğin büyük zararlarından en net Nitzsche bahsediyordu . İyilik yapmak bir tür tecavüzdür .. Başka birinin alanına tecavüz .. İyilik yapana kin tutar gibi bir güçle minnettar olmak bu nedenledir!!!! yanlış anlamadıysam böyle diyor Zerdüşt. .
Olabildiğince , iyilik etmemekte fayda var diyemiyeceğim . Ama iyilik etmenin yolu yordamını bilmiyorsan tuzluk gibi oturmak en münasibi ! İilk yardımcılardan uzak durmanın da yolunu bulmalı ..
Seçimlerimizin belirlediği iç yazgımız yüzümüze okundumu artık ,yere düşüp bayılmadan dirayetle karşılamalı, kabul etmeli, ya da temyiz için direnmeli .
Sabah işe gelirken kafamda çınlayan düşüncemsiler ..
Farklı açılardan bakınca bir kaç nokta farkettim ..
Hala toplumda bir vicdan var , duyarsızlık her dokuya daha sızmamış .. Gayret etmek, yolda gördüğün her mavi kapağı üşenmeden alıp getirmek sevindirici , insanın yüreğini kabartıyor ..
Bir yandan insanoğlunun şu düğmelerle ilişkisi çağrıştı zihnimde.. Görmediğin tanımadığı birinin öleceğini bilse de önündeki düğmeye biraz baskı gördüğünde basıverebiliyormuş insanlar .. Meşhur bir deneymiş... Bizden uzakta insanların kaderine duyarsız kalabiliyoruz yaptığımızın zarara dönüşeceğini bile bile eylemimize devam edebiliyoruz ..Bu bizden uzakta insanlar kolayca yardım etme olanağı sunulduğunda da aynı yoğunlukta mı çalışıyor acaba. . Bizden uzaktaki insanlar derken bir de mesafe değilde zaman boyutunun uzaklaştırdıklarını düşünürsek.. Bizden bin yıl sonra yaşayacak insanlar için duyarlığımız, binlerce kilometre mesafeyle aynı sanki..
En yakınımızdakileri desteklemek bazan çok zahmetli de uzaktakine yetişmek daha çekici ..
İyilik etmenin zararları üzerine hep söylenen atasözleri kurcalıyor zihnimi .. Okulda iyiliğe kodlanmışız ya iyilik nasıl yapılır öğretilmiyor . Ana babadan etraftan gördüğünle bir tarzın oluyor . İyiliğin büyük zararlarından en net Nitzsche bahsediyordu . İyilik yapmak bir tür tecavüzdür .. Başka birinin alanına tecavüz .. İyilik yapana kin tutar gibi bir güçle minnettar olmak bu nedenledir!!!! yanlış anlamadıysam böyle diyor Zerdüşt. .
Olabildiğince , iyilik etmemekte fayda var diyemiyeceğim . Ama iyilik etmenin yolu yordamını bilmiyorsan tuzluk gibi oturmak en münasibi ! İilk yardımcılardan uzak durmanın da yolunu bulmalı ..
Seçimlerimizin belirlediği iç yazgımız yüzümüze okundumu artık ,yere düşüp bayılmadan dirayetle karşılamalı, kabul etmeli, ya da temyiz için direnmeli .
Sabah işe gelirken kafamda çınlayan düşüncemsiler ..
18 Kasım 2010 Perşembe
Şimdi / biz / nerdeyiz
''ne içindeyim zamanın
ne büsbütün dışında..
geniş, yekpare bir anın
parçalanmış akışında''
Geçmiş ve gelecek arasında kalan bölgede kuruyoruz kralıığımızı ..Orada olan biten geçmişe ekleniyor ...Gele gele bu yaşa ,anlayabildiğim anca bukadarcık işte ...Babam zamanın geçmişe doğru aktığını söylüyordu ya da ben öyle anlamıştım dediklerinden ..O noktaya geldim işte ..
Gezegenin en kıral yaratığı olduğumuzu düşünmek ne yapsan silinemiyor zihnimizden .. Sanırım sadece zihnimizde değil hücre çekirdeklerimizin her birine işlenmiş bu dört harflik bir alfabeyle..
Zaman boyutunu esas parametre almak korrrrkunç noktalara bakmayı gerektiriyor ... Durumu biraz kavrayıp bıraskacaksak hiç ilerlememk en münasibi .. Bi bakıp çıkıcam .. yok olmaz
Nedir bu anlatma merakı anlamadım ..İçerde bir huzursuzluk, illa konuşacak ..Yani ne diyeyim bilmemki anlatacak bişey yok.. Anlayamıyorum ki ..Yani giderek daha anlayamıyorum ..Arada hah şu ipin ucundan tutttum sanırım bu ip beni herşeyi anlamlandıracak bir yere doğru götürüyor diyorum .. Ama nerdeee.. Ucu kısacık, olduğum yerden bi adım atmama gerek kalmıyor ..
Ezbere yaşamak acayip rahat oysaki.. Kalıplar hazır veriliyor .. oya ip atla .. koş ali koş ..şurda şöyle denir burda böyle .. sandwich metodu öğrenme .. gerçekten kolay bir iki yılda çözersin yaşamayı .. dört mevsimi atlattın mıydı .. öbür sene daha kolaydır..
Anlatacak bişey yok işte görüldüğü üzere .. Ama ya halının altı , ya yağmurda yeryüzüne açılan geçitler ağaçların içi, kuşların sözleri, çiçeklerin yavaş cevapları ,bulutların bitmez çeşidi.. renklerin dansı .. Bunları görmezden gelemeyiz . Ne zaman etrafa baksam ordalar..iyiki varlar..
ne büsbütün dışında..
geniş, yekpare bir anın
parçalanmış akışında''
Geçmiş ve gelecek arasında kalan bölgede kuruyoruz kralıığımızı ..Orada olan biten geçmişe ekleniyor ...Gele gele bu yaşa ,anlayabildiğim anca bukadarcık işte ...Babam zamanın geçmişe doğru aktığını söylüyordu ya da ben öyle anlamıştım dediklerinden ..O noktaya geldim işte ..
Gezegenin en kıral yaratığı olduğumuzu düşünmek ne yapsan silinemiyor zihnimizden .. Sanırım sadece zihnimizde değil hücre çekirdeklerimizin her birine işlenmiş bu dört harflik bir alfabeyle..
Zaman boyutunu esas parametre almak korrrrkunç noktalara bakmayı gerektiriyor ... Durumu biraz kavrayıp bıraskacaksak hiç ilerlememk en münasibi .. Bi bakıp çıkıcam .. yok olmaz
Nedir bu anlatma merakı anlamadım ..İçerde bir huzursuzluk, illa konuşacak ..Yani ne diyeyim bilmemki anlatacak bişey yok.. Anlayamıyorum ki ..Yani giderek daha anlayamıyorum ..Arada hah şu ipin ucundan tutttum sanırım bu ip beni herşeyi anlamlandıracak bir yere doğru götürüyor diyorum .. Ama nerdeee.. Ucu kısacık, olduğum yerden bi adım atmama gerek kalmıyor ..
Ezbere yaşamak acayip rahat oysaki.. Kalıplar hazır veriliyor .. oya ip atla .. koş ali koş ..şurda şöyle denir burda böyle .. sandwich metodu öğrenme .. gerçekten kolay bir iki yılda çözersin yaşamayı .. dört mevsimi atlattın mıydı .. öbür sene daha kolaydır..
Anlatacak bişey yok işte görüldüğü üzere .. Ama ya halının altı , ya yağmurda yeryüzüne açılan geçitler ağaçların içi, kuşların sözleri, çiçeklerin yavaş cevapları ,bulutların bitmez çeşidi.. renklerin dansı .. Bunları görmezden gelemeyiz . Ne zaman etrafa baksam ordalar..iyiki varlar..
15 Kasım 2010 Pazartesi
9 Kasım 2010 Salı
27 Ekim 2010 Çarşamba
13 Ekim 2010 Çarşamba
30 Eylül 2010 Perşembe
28 Eylül 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)