29 Eylül 2009 Salı

sabah sabah !

Sabah yürürken  tutmuş uhuyla ayakkabısının  ön ucundan ayrılan tabanı yapıştırmaya çalışıyordu .. Uhunun anlattığına bakılırsa hemen olup bitmiş .. Ayakkabı  bunun  uzun hikaye olduğundan bahsetti ..

25 Eylül 2009 Cuma

İşte böyle


Sabah 7 de sinek 7 den yola çıktım .. Yeni serilmiş gün yumağında ilerlerken, boş çayırdan gelen bir koku burnumu dürttü .. İncir yaprağı kokusu biraz kurumuş olanlardan  ..O da benim kokumu içine çekmiş olmalı  ..Tohumlarını eteklerine serpmiş pembe pembe bir karabiber ağacı  önünden geçerken dikkatle süzdü beni Geçtikten sonra hala bakıyor mu diye döndürdüm başımı evet hala bakıyordu .. Birazdaha ilerleyince ağlayan dut ağacının yanına ulaştım .. Baktım bütün gece ağlamış yine ...Ne olacak  zavallının hali bilmiyorum . Biraz durdum yanında o da durdu ..Daha fazla kalmak isterdim ama işe yetişmem gerekliydi ..İşte böyle, işte böyle ...

24 Eylül 2009 Perşembe

Behind the Gare Saint-Lazare


Balakov ' dan klasikler serisini izlemek isterseniz .. Henri Cartier Bresson' dan ''Behind the Gare Saint-Lazare''.. Ben hayranım bu tür işlere :)

WHY ME


Arkadaşımın tabletiyle ve kalemle çizdiğim ilk resim hi hi hi :)

20 Eylül 2009 Pazar

sabah sabah !



''Modern gazetecilik hakkında söylenecek olumlu pek çok şey var aslında. Eğitimsiz insanların görüşlerini yayınlayarak toplumun cahil kesimiyle temas halinde olmamızı mümkün kılıyor. Güncel olayların arşivini oluşturarak bize bu olayların ne kadar önemsiz olduğunu gösteriyor .Gazeteciler gereksiz olanı tartışıyor , böylece kültür için neyin gerekli neyin gereksiz olduğu açığa çıkıyor..''
Oscar Wilde


..

14 Eylül 2009 Pazartesi

so what?


Bu yıl İstanbul Bienali'nin bir sorusu var .. İnsan neyle yaşar ?
Küratörlerden WHW ( what, how,for whom)   gurubunun ise üç sorusu var :
Ne? Nasıl ? Kim için ?

İnsan neyle yaşar ?
Bazı yanıtlar daha yakın, bazıları uzak .. Başka zamanlarda yanıtlarımız aynı olacak mı? 

Ama önemli olan soru sorabilmek .. Yanıt alabilmek kendinden .. Bir soruyla yola çıkıp yanıtı bulana dek peşinden kopmamak ..

Bazı sorular var insanı zorluyor ..

Mesela ne  ya da kim ?
Yanıt : .... E biraz biraz biliyoruz artık
Ya ikinci soru ?

Nasıl ?
İşte sorunu esaslısı . Nasıl yaşanır , yaşadım , yaşıyorum ,yaşamalı..
Biraz hazır formüllerden faydalansak da en iyi yanıt kendi formülümüzle çıkıyor bu tür sorularda ..Soruya  bu şekilde yaklaşıp doğru demiyorum en iyi yanıtı almak mümkün sanırım ..Bunca yıl biraz formül birikmiştir defterde .. Verilenleri yerine yerleştiriyoruuuuuz .. O da ne? Başa döndük !

Zor soruları geçelim zaman artarsa yine üzerinde çalışırız ..gelelim son soruya :
Kim için ?
 OoooOoOoo! Kolay gibi görünüyor ..Bir hinlik olmasın ? Ne kastediyor acaba ? Bak şimdi ! Başa döndük yine..

 İnsan neyle yaşar ?
 nasıl yaşar ?
 kim için yaşar?

WHW nin düzenlediği sergi başlıkları da  çarpıcı ..
"Project: Broadcasting, dedicated to Nikola Tesla/Proje: Yayım, Nikola Tesla anısına" (Teknoloji Müzesi, Zagreb, 2002); "Looking Awry/Yamuk Bakmak" (apexart, New York, 2003); "Repetition: Pride and Prejudice/Tekrar: Kibir ve Önyargı" (Gallery Nova, Zagreb, 2003); "Side-effects/Yan Etkiler" (Çağdaş Sanat Müzesi Sergi Salonu, Belgrad, 2004); "Collective Creativity/Toplu Yaratıcılık" (Kunsthalle Fridericianum, Kassel, 2005); "Normalization, dedicated to Nikola Tesla/Normalleşme, Nikola Tesla anısına" (Gallery Nova, Zagreb, 2006); "Here and Now Real, Not Yet Concrete" (Mala Galerija, Modern Sanat Müzesi, Ljubljana, 2006); "Ground Lost/Kayıp Zemin" (Forum Stadtpark, Graz ve Nova Galerisi, Zagreb, 2007); "All Dressed-up With Nowhere to Go/Giyinip Hazırlandık Ama Gidecek Bir Yer Yok" (TranzitDisplay Gallery, Prag, 2007); "Vojin Bakić" (Grazer Kunstverein ve Gallery Nova, 2008)

11 Eylül 2009 Cuma

eylül, marry poppins, müzik, babam

Dün gece Tolga yatakta kendi kendine oyalanırken ''Anne şimdi sana ölmüş biri telefon etse ne yapardın ?'' diye sordu aniden...
-....
''Mesela baban arasa ..''dedi
-...
''Babanın sesini hatırlıyor musun ?''

Birden aklıma geldi , babamı kaybettiğim gündü.. Tam ondokuz günyumağı kutusu açılmış..

Gittiğinde yanında değildim ..Buraları geçiyoruz ..Şu gümüş ipi biraz çekelim ..Daha baştaki sayfalara dönelim ..

Babamın beni şaşırttığı ilk olay : Yarım yamalak hatırlıyorum ~~Bir gece kardeşimle ben halıya uzandık gözlerimizi sanırım mendille kapatmıştı babamla annem .. Mendli kaldırdıklarında avizenin sarı ışığını, babamın ayakta durmuş kocamanlığını, havada hiçbirşeye deymeden duran bir bardak ve içinden dökülen küçük şekercikleri gördüğümü hatırlıyorum. Babamın bunu nasıl yaptığını anlayamamıştım ama müthiş adammış !Şekerleri toplarken bi numara olup olmadığı gelmemişti aklıma, tadları mükemmeldi çünkü ~~

Müzik çok önemliyi.. Bana sabahları işe gitmeden bir marş öğretir  , akşama geldiğinde öğrenmişmiyim kontrol ederdi (Dağ başını duman almış ,Ankara Ankara güzel Ankara , Yaslı gittim şen geldim vb.) Şehrin tek ve nefis şeylerle dolu oyuncakçısı ) Nadir'  den bana küçücük  bir piyano almıştı ..Love story' nin melodisini çalmaya çalışırdık beraber ..Pikapla tanıştık sonra babam plakları durdurup durdurup sözleri yazmaya uğraşırdı ..

Ve her hastalanıp  annemin salona hazırladığı prenseslere layık yatağa yereleştirildiğimde akşam işten dönen babamın getireceği kitabı beklerdim .. Bir defasında Marry Poppins'i getirdi.. Bu kitabın yaşamımda öyle derin izleri varki ..

Sesini hatırlıyorum, şimdi bi seslense şöyle ön odadan vişne istese buzdolabından ..

3 Eylül 2009 Perşembe

Madame Tutli-Putli



Madame Tutli-Putli 2007 Stop motion - anime kısa film dalında Akademi ödülünü kazanmış . Jason Walker nasıl yapıldığını ayrıntısıyla göstermiş sitesinde . Kuklalara gerçek insan gözleriyle hazırlanmış görüntülerin montajlanmasıyla ortaya çıkarılmış ..

2 Eylül 2009 Çarşamba

püf !

Thomas Meldgaard


Eveeeet gezegende geçen onlarca yıldan sonra evrenin değişmez doğrusu olan 42 söz konusuyken insan bi güzel aldatıldığını biraz geç de olsa farkediveriyor. Farkedişde bir anidenlik tadı var , bu yüzden anlıyor demeliydim ( ve çabuk anlasaydık farketmiş olurduk !) .. Doğruluğu belirleyen güçler ( bankacılar ve politikacılar ) olduğundan inançlı olmak önemli bir erdem buralarda. Ahlak, demokrasi, adalet, eşitlik ,iyilik ve doğrular gezegenin en değerli elemanları .. Ve teknik açıdan kusursuz olarak saf kumdan yapılmış bu mükemmel kaleler sayesinde gezegende harikulade bir düzen kurulmuş durumda .. Bu yüzden püflemenin ve de oflamanın hiç gereği yok , yoksa var mı :?..

28 Ağustos 2009 Cuma

içses kardeşler

-Lütfen yağdım etmenisi ishtiyoğum poliss bey.. Buğda gağip sseyler oluyoğ..
- Bu seyler , bilemiyorum canımı sıkıyor.. Belki de daha fazla kalmamalıyım burda ..

25 Ağustos 2009 Salı

gelecekte neler olacak !?!





Sabah banyoda üçüncü sıradaki görevi yerine getirmek için yavaşça elimi uzattım, sapından sol elimle tutup üzerine mavimsi beyaz hoş kokulu macunu sürüp ağzıma götürmek üzereyken, gözlerim yavaş yavaş daha yukarılara bakmaya ve nihayet aynada ağzıma girmekte olan şeye takıldı ..
Bir anda 1970 lerdeki diş fırçalarının nasıl da adidas stan smith modeline benzediğini , giderek günümüze doğru gelirken spor ayakkabı modelleri ile diş fırçası modelleri arasındaki benzerliği düşündüm veee ..
Olağanüstü : şimdilerde moda olan her yöne esneyebilen binlerce katman ve yamadan oluşan ayakkabıları ve yine her yöne bükülen farklı parçalardan oluşan diş fırçalarııınıı! Bu neye delalet acaba !
Dadadadaaaam...

Fernando Vincente

Fernando Vincente Atlas arada bakıyorum .

salyananlar

You Byun


You Byun dan room :
Bu renkler müthiş armonik geliyor bana .. Gün ışığının çarpıcılığını artıran harika renkler .. Hayret ediyorum nasıl aklına geliyor bu fikir! Bu renklerin bu etkiyi doğuracağını, gölge karanlık ve kasvetsiz kuytulama ile neşeli ışıma arasındaki uyumu ve birbirini vurgulamayı nasıl ama nasıl ????
sun

14 Ağustos 2009 Cuma

Slovak kitap kapakları



AJourneyRoundMySkull da yayımlanan Slovakian Expose başlıklı yazıda müthiş ilüstrasyonlar var .

aklıma taktığım

Yaa işte böyle Bernanımcığım, yaşamak hala şaşırtıcı güzellikleri ve çirkinlikleriyle..İçimizdeki sert çekirdek tohumumuz, yeniden doğuran bizi .. Onu daha sonra açarız ..
Yapıp ettiğimiz ne varsa bizim eserimiz hatta esirimiz .. Bırakalım şu esiri , esir değişimi yapalım hatta ? Çoğalmış oluruz..
Sonra bir de şu var ;Kabuğu kırıyorsun jöle gibi akıyor yumurta, yumuşacık şeftali yiyorsun içinde taşş gibi çekirdek off of!
Bir de biz kimiz ??Hep aynı ortamda aynı insanlarla kurulmuş ilişkiler kendilik algımızda perspektif yanılmalara neden olacaktır. Kendimizi tanımak için olaylara karışmak lazımdır. Olaylara karışma yavrum yanlıştır..

Bize ait anlam dışında bişey yok gezegende .. En büyük şairler bunu der .. Herşeyi kaybedebiliriz ama yaşarız, anlamı kaybettik mi o fena ; yaşatmayız kendimizi ..

Umberto Eco tüm zamanların hiç bir zaman değişmeyen güzelinin çiçek olduğunu söylüyor . Bir zamanlar yüzüne bakılmayan makinalar bile güzel olarak nitelenebildi güzellik bulundu görüntülerinde .. Göze ayar gerek .. Çirkine, belirgin olmayana , suça , utanca bakabilme egzersizleri yapmalı belki .. İş görmekle ilgiliyse .. Berger sanatçıyı bir nevi göreve davet ediyor belgelemeye çağırıyor . Ama armonik olanı, hoş ve iyi görüneni de itmemeli kenara ..
''İki gözüm iki sepet '' demişti Bedri Rahmi Eyüboğlu, doldurmalı ..