17 Haziran 2009 Çarşamba

nilüfer hakkında






Eğer mimar olup beni finanse edecek bir akıllı bulabilseydim nilüfer formunda bir ev yapardım .. Üzerinde epey düşündüm . Önce bir nilüferin yapısını inceleyelim ..
Çiçeğin taç yaprakları çelik konstrüksiyon ve camdan oluşacak . Yaprağın dış çerçevesi kalın çelikden, iç kısmıeğimini ayarlayabilmek için , daha küçük üçgen ince çelik çerçeveli cam parçalarından oluşacak. Bir yaprak için konuşursak dip kısımlarda sarımsı uçlara doğru beyaz mat cam kullanılabilir, arada göz hizzasında pencere niyetine şeffaf camlar olabilir . Çiçeğin göbek kısmı yaşam alanı olacak ve iki sıra taç yaprak dış duvar yapımı için yeterli olur sanıyorum . En güzel yanlarından biri ,nilüferin etrafına dizilen taç yaprakların, bir menteşe sistemi yardımıyla tepede birleşip kapalı mekan oluşturabilmesi . İstendiğinde yapraklar yataylaşarak tavan açılıp gökyüzünün izlenebilmesi mümkün olacak.Işık da yukardan gelmiş olacak daha çok. İçerisi bir kürenin içi gibi olacak. İçeride oda sistemi yerine paravan yada perde ile ayrılmış mutfak ve banyo olması yeterli , onlar da çiçeğin merkezdeki organlarına benzetilmiş ferforje ? çubuklar arasına gerilmiş malzemeden oluşabilir .
Muhtemelen bir su kenarına inşa etmek iyi olabilir . Aynı zamanda biyolojik evlerdek gibi sistemler temelin altında yerleştirilebilir depreme dayanıklı olacağı kesin .Atık su arıtma deposu ve kompozitleştirmeye yarayan bir mekanizma geliştirilip küçültülerek çiçeğin oturduğu toprağın altına yerleştirilebilir . Yine elektrik üretimi küçük ve çiçek şeklinde bir rüzgar tribünü ile sağlanabilir . Güneş enerjisinden faydalanmak için ikinci sıra camdan yapraklara ince boru sistemi tıpkı yaprak içindeki su taşıyan damarlar şeklinde döşenip, iç yüzeyde istendiğinde siyah renkli bir boyanın dolaşması sağlanarak borulardaki suyun ısıtılması sağlanacak . Ev bir su kenarında olduğunda tam etkiyi yaratacaktır . Ama bir çölde de kurulabilir ( ehem pek istemem ama.. ). Şimdi hayal edin ...



Sabah gün kutusundan bahtınıza düşmüş yumağınızı almak üzere gözlerinizi aralıyorsunuz . Kayısı renkli bir aydınlığın içinde serin sabah rüzgarını hissediyorsunuz .Etrafınız aydınlık bir duvarla çevrili . Hemen bir yaprağı harekete geçirmek için elektronik ya da urgan iple hazırlanmış bir makarayı çalıştırıyor ve dışarıyı kolaçan etmek için yaprağı yere indiriyorsunuz . Yumağı kutuna alıp serdikten yaşayıp bitirdikten sonra gece gelince sevdiklerinizle gökyüzünü seyretmek için yaprakların ucunu açabiliyorsunuz .. Yağmurlu günlerde damlaları izleyebiliyorsunuz ..Bu çiçeğin içinde yaşamak müthiş !

Bunlar iyi de ... Ya çelik bir mayıs böceği dadanır, ya çelik bir kurbağa geceleri eşine serenat yapmaya kalkarsa ?
Bazı zorlukları da olacak gibi geliyor bana ..